6 Eylül 2017 Çarşamba

Devletimiz var olsun, milletimiz sağ olsun

Devlet ve millet kavramları; biri diğerine tercih edilemeyen, biri diğerinden daha değerli/değersiz olmayan ve birbirini tamamlayan kavramlardır.

Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık, olarak millet ise çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu olarak tanımlanıyor.

Görüldüğü gibi devletin varlığı, milletin varlığına bağlıdır. Mutlaka birine daha fazla değer verilip diğerinden üstün tutulacaksa bu millet olmalıdır. Devletsiz millet olur, varlığını devam ettirir ve bir gün gelip devletleşebilir ancak milletsiz bir devlet düşünülemez.

Allah hiçbir milleti devletsiz bırakmasın, hiçbir devleti de kendi milletiyle mücadele edecek kadar varlık sebebine ihanet edecek noktaya getirmesin.

Ülkemizde belli dönemlerde devlet yöneticileri, kendi milletini devletin bekası için tehlike görüp kendi milletine, milletin değerlerine savaş açtığı olmuştur maalesef!..

Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllardan 1950'ye kadar geçen süre ve darbe dönemleri, bunun en belirgin yaşandığı dönemlerdir. Bu dönemlerde milletin değerleriyle, inançlarıyla, yaşam tarzıyla mücadele edilmiş, sistemin dayattığı tek tip insan yetiştirme ideolojisine uymayan ve aykırı kaldığı düşünülen herkes sindirilmiş, hapislere atılmış, sürgünlere gönderilmiş, idam edilmiş veya faili meçhul olarak ortadan kaldırılmıştır.

Bunun en ağır şekilde yaşandığı en yakın dönem ise 28 Şubat Dönemi'dir. Bu dönemde devlet yöneticileri, kartel basını ve iflah olmaz Batıcılar eliyle kendi vatandaşlarımıza kumpaslar kurulmuş, biraz aykırı kalan tipler bilinçli şekilde şeytanlaştırılmış, kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılıp yok edilmeye çalışılmıştır.

Başörtüsüsavar rektörleri, profesörleri, paşaları, gazeteci/televizyoncu kılıklı şarlatanları hatırlamak yeterlidir.

O dönemde devletin milletiyle arası pek iyi değildi, şimdi ise o dönemde milletine zulmeden devleti destekleyip kendilerinden olmayanları yok etmeye çalışan belli kesimlerin devletle arası iyi değil.

Devlet, 2002'den sonra attığı adımlarla millete yaklaştı. Geçmişte yapılan hataları telafi etmek ve ortadan kaldırmak için ciddi adımlar attı. 2002 öncesi hayalini bile kurmakta zorlanacağımız birçok gelişme yaşandı. Milletin değerleri, inancı devlet için tehlike olarak görülmez oldu. Millet, kendinden taviz vermek zorunda kalmadan inandığı gibi devlet kurumlarında yer alabilir oldu.

Şimdi ise devletin milletiyle barışmasından şikâyetçi olanlar, devletimizi ve milletimizi sürekli dışarıya özellikle de Batı'ya şikâyet edip âdeta devlete, millete, vatana ihanet ediyorlar.

Ülkemizde can ve mal güvenliği olmadığı, teröre destek verdiği, vatandaşlarına baskı yaptığı, düşünce/inanç özgürlüğü olmadığı vb. yalanlarını söyleyerek Batı uşaklığı yapıp kendi devletimiz ve milletimizle savaşıyorlar.

Allah geçmişte olduğu gibi milletini tehlike gören devletçi zihniyetten de kendi devletine düşman olup ihanet eden hain ruhlu zihniyetten de ülkemizi, devletimizi ve milletimizi korusun.

Devletsizliğin ne olduğunu anlamak için uzağa bakmaya gerek yok. Hemen yanı başımızdaki Suriye ve Irak'a bakmamız yeterli...

Devletimiz var olsun, milletimiz sağ olsun!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder