(Adanalı bir emmi...Teşhisleriyle, tespitleriyle, genel kültürüyle hele de o yerel ağızla samimi bir şekilde yaptığı siyaset ve gündem değerlendirmeleriyle beni hem neşelendirdi hem hayrette bıraktı.)
Emmi maşallah, yaş yetmiş ama iş bitmemiş? Dezze sana çok iyi bakmış ellam!..
Gençken ben onun gözüne bakdım, o da bana bakdıydı? Bir dediğimi iki etmedi, etrafımda fır döndüydü. Artık hasta, şindi o benim gözüme bakıyo, ben de ona bakıyom. Bir dediğini iki etmiyem diye etrafında fır dönüyom.
Kaç horanta var emmi? Dezzeden gayrı kimsen yok mu?
İki gızım, dört oğlum var. Evlenip çoluk çocuğa garışdılar Allah'a şükür. Çoluk çocuklarının ırızgılarının peşindeler.
Ya emmi memleketin durumunu nasıl görüyon? Gidişattan memnun musun?
Allah, İrecep Tayyip Erdoğan'dan ırazı olsun. Reisicumhurumuz sayesinde ülke düzeldi, dünya bizi adam yerine gomaya başladı. Bundan önce başbakanla reisicumhur cangama eder, ülke batar; vekiller birbiriyle cebelleşmekden iş yapamazdı. Yöneticiler, ülkeyi cascavlak soyar suvana çevirirdi. Üç guruş için imefe mi ne zıkımsa onun peşinden goşardık.
Bir de şu böğelek dutmuş sığırlar gibi sağa sola saldıran eşkıyalar olmasa ülke dadından yenmicek amma... Demirtaş mı nedir, devletin gendini mecliste dutmasına şükretmiyor, özerklik mi ne istiyormuş. Fare, deliğe sığmamış; bir de guyruğuna gabak bağlamış, diye buna derler ellam. PKK'nin borazanlığını yapıp cırlavuk gibi öterek sürekli cıngar çıkaracağına milletten aldığı oyun, hökümetten aldığı mayışın hakkını verse!.. Ne gadar cırlarsa cırlasın; başımıza tebelleş olan, anasının entarisini geyip gezen o mındar eşkıyaların icabına bakacak bizim candarmalarımız...
Demirtaş haydi PKK'nin adamı, şu CHP'ye ne diyek? Yav siz heç mi memleketi düşünmeniz? Urus uçağı düşürürük Potin'i destekleniz, terörist öldürürük ona üzülünüz, yav siz kimsiniz? Bir de devamlı biz Atatürk'ün partisiyik demezler mi? O zaman gafamın tası atıyor, bunlarda bir çinçik kadar beyin yok diyom.
Şu Aydın Doğan mı nedir, onun gastelerindekilere de gıran girse gurban kesecem valla... O Demirtaş'ı televizyonlarına çıkarıp saz çaldırıp türkü çığırtarak iyice şinnitdiler; ölen her candarma ve polisimizin ganında boğulacak onlar. Gadasını aldığım, garamet var mı bu laflarımda? Şimdi de gandırıldık diyolar heç utanmadan. Delannilimde olsa yayan yapıldak buradan galkıp gider, özellikle o sakallı var ya onun sakalını bir bir yolardım. Amma şindi hem yaşlandık hem eriniyok.
Ben hökümetin ve Reisicumhurun yerinde olsam onlara bir sokum ekmek vermem, birer depikle atarım memleketden; tosurdaya tosurdaya giderler... Sonra da arkama söykenir, ırahat ırahat çayımı, gayfemi içerim. Ne küyerler daha bilmem...
Emmi Allah razı olsun, uzun zamandır böyle laflamamışdık, seninle ara ara konuşak ülke meselelerini biz...
Benimle alenmiyon zahar yiğenim, ben cahal bir köylüyüm, sizin gibi yöksek okullar bitirmedik, gastelerde yazmıyok. Ne duyarsak onu biliyok.
Estağfurullah emmi, ellerinden öpüyorum, bizde âlim çok da sizin gibi arifler az. Sizin gıymatınızı bilmek lazım.
**
horanta: aile
dezze: teyze
ırızgı: rızık
cangama: gürültü, yaygara, ağız kavgası
cebelleşmek: tartışmak, münakaşa etmek
böğelek: sığırları rahatsız eden bir çeşit sinek, gübre sineği
elllam: galiba, sanırsam
cırlavuk: ağustos böceği
cıngar: kavga gürültü
çinçik: serçe kuşu
gıran girmek: yok olmak, ölmek
şinnimek: şımarmak
gadasını almak: günahım çekmek, sıkıntısını gidermek
candarma: jandarma
şindi: şimdi
garamet: iftira
delanni: delikanlı, genç
erinmek: üşenmek
depik: tekme
tosurdamak: söylenmek
söykenmek: yaslanmak
küymek: beklemek
laflamak: sohbet etmek
alenmek: dalga geçmek
cahal: cahil
zahar: elbette, kuşkusuz
6 Ocak 2016 Çarşamba
5 Ocak 2016 Salı
Şahidiz ya Rab!
Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya, Cumhurbaşkanımızla çıkmış olduğu Arabistan gezisinde Medine-i Münevvere’de Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Peygamber Efendimiz (sav) “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz.” buyurmuş ya... Hasan Karakaya abimiz de yaşadığı gibi, inandığı gibi ve de istediği gibi öldü, inşallah yaşamı ve ölümünde olduğu gibi de haşrolacaktır.
Bir gün önce Mekke-i Mükerreme’de umre ziyaretini yapmış, o kutsal topraklarda Rabbine niyazda bulunmuş, dualar etmiş, affedilmesini dilemiş (Rabbim de duasına icabet etmiştir inşallah, öyle inanıyoruz) ve bir gün sonra diğer kutsal belde olan Medine-i Münevvere’de vefat etmiş. İnsan imreniyor, gıpta ediyor, biraz da olsa böyle bir sonu kıskanıyor.
Onun samimi bir Müslüman olduğuna, İslami kaygılarla hareket ettiğine, yaptığı ve yapmadığı şeylerde Hakk’ın rızasını gözettiğine şahidiz.
Allah’ın düşmanlarına düşmanlığı, dostlarına dostluğu olduğuna şahidiz.
28 Şubat sürecinde Kemalist-Laik müptezellerin İslam’a, başörtüsüne ve başörtülü hanımefendilere ağza alınmayacak küfürlerle saldırdığı zamanda -üslubunu eleştirenler olsa da- her şeyi göze alarak o din düşmanlarına anladıkları dilden karşılık verdiğine, bunu da sırf inancı ve Allah’ın rızası için yaptığına şahidiz.
Herkesin sustu/ruldu/ğu zamanda Hak ve hakikati korkusuzca haykırdığına şahidiz.
Zulüm dönemlerinde kimsenin yapamadığını yapıp, kimsenin yazamadığını yazarak tüm Müslümanların yüreğini soğuttuğuna şahidiz.
“28 Şubat Süreci”nde çok ağır saldırılara ve linç girişimlerine maruz kalmalarına rağmen başta Hasan Karakaya abimiz olmak üzere Akit gazetesinin hiçbir zaman dik duruşundan taviz vermediğine şahidiz.
Meşhur “312 General Davası” bile onu ve yol arkadaşlarını inandığını söylemekten ve inandığı yolda yürümekten döndüremedi. Başkası olsa 2 trilyonluk bir dava karşısında bırakın gazetecilik yapmayı, hayatta bile kalamazdı ama başta Hasan abimiz olmak üzere tüm dava arkadaşlarının Müslümanların hakkını savunmaya devam ettiğine şahidiz.
Arkasından kimin nasıl konuştuğuna, kimin nasıl şahitlik ettiğine bakınca da samimi bir Müslüman olduğuna şehadet ediyoruz.
Kemalist-Laik tayfanın müptezelleri, aleyhinde konuşup ölümünde bile ona kin kustuğuna göre doğru bir hayat sürdüğüne şahidiz.
Hiçbir zaman Ümmet-i Muhammed’in yanında yer almayan, Müslümanlar için elini taşın altına koymayan, dinin hükümlerini kafalarına göre eğip büken; gayrimüslimlerin ölü ve dirilerine sınırsız hoşgörü gösterirken Hasan Karakaya’ya kin kusan paralelci müptezellerin söylediklerini, aleyhinde şahitlik ettiklerini görünce Hak yolda yürümüş olduğuna şahidiz.
Rabbim, biz ondan razıydık sen de razı ol, onu Cennet’ine koy, ona rahmetinle muamele eyle...
Ümmet-i Muhammed’in cüssesi küçük, yüreği büyük; Müslüman’a ilaç, kâfire kılıç olan usta kalemi Hasan Karakaya abimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve tüm Müslümanlara baş sağlığı dilerim.
Peygamber Efendimiz (sav) “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz.” buyurmuş ya... Hasan Karakaya abimiz de yaşadığı gibi, inandığı gibi ve de istediği gibi öldü, inşallah yaşamı ve ölümünde olduğu gibi de haşrolacaktır.
Bir gün önce Mekke-i Mükerreme’de umre ziyaretini yapmış, o kutsal topraklarda Rabbine niyazda bulunmuş, dualar etmiş, affedilmesini dilemiş (Rabbim de duasına icabet etmiştir inşallah, öyle inanıyoruz) ve bir gün sonra diğer kutsal belde olan Medine-i Münevvere’de vefat etmiş. İnsan imreniyor, gıpta ediyor, biraz da olsa böyle bir sonu kıskanıyor.
Onun samimi bir Müslüman olduğuna, İslami kaygılarla hareket ettiğine, yaptığı ve yapmadığı şeylerde Hakk’ın rızasını gözettiğine şahidiz.
Allah’ın düşmanlarına düşmanlığı, dostlarına dostluğu olduğuna şahidiz.
28 Şubat sürecinde Kemalist-Laik müptezellerin İslam’a, başörtüsüne ve başörtülü hanımefendilere ağza alınmayacak küfürlerle saldırdığı zamanda -üslubunu eleştirenler olsa da- her şeyi göze alarak o din düşmanlarına anladıkları dilden karşılık verdiğine, bunu da sırf inancı ve Allah’ın rızası için yaptığına şahidiz.
Herkesin sustu/ruldu/ğu zamanda Hak ve hakikati korkusuzca haykırdığına şahidiz.
Zulüm dönemlerinde kimsenin yapamadığını yapıp, kimsenin yazamadığını yazarak tüm Müslümanların yüreğini soğuttuğuna şahidiz.
“28 Şubat Süreci”nde çok ağır saldırılara ve linç girişimlerine maruz kalmalarına rağmen başta Hasan Karakaya abimiz olmak üzere Akit gazetesinin hiçbir zaman dik duruşundan taviz vermediğine şahidiz.
Meşhur “312 General Davası” bile onu ve yol arkadaşlarını inandığını söylemekten ve inandığı yolda yürümekten döndüremedi. Başkası olsa 2 trilyonluk bir dava karşısında bırakın gazetecilik yapmayı, hayatta bile kalamazdı ama başta Hasan abimiz olmak üzere tüm dava arkadaşlarının Müslümanların hakkını savunmaya devam ettiğine şahidiz.
Arkasından kimin nasıl konuştuğuna, kimin nasıl şahitlik ettiğine bakınca da samimi bir Müslüman olduğuna şehadet ediyoruz.
Kemalist-Laik tayfanın müptezelleri, aleyhinde konuşup ölümünde bile ona kin kustuğuna göre doğru bir hayat sürdüğüne şahidiz.
Hiçbir zaman Ümmet-i Muhammed’in yanında yer almayan, Müslümanlar için elini taşın altına koymayan, dinin hükümlerini kafalarına göre eğip büken; gayrimüslimlerin ölü ve dirilerine sınırsız hoşgörü gösterirken Hasan Karakaya’ya kin kusan paralelci müptezellerin söylediklerini, aleyhinde şahitlik ettiklerini görünce Hak yolda yürümüş olduğuna şahidiz.
Rabbim, biz ondan razıydık sen de razı ol, onu Cennet’ine koy, ona rahmetinle muamele eyle...
Ümmet-i Muhammed’in cüssesi küçük, yüreği büyük; Müslüman’a ilaç, kâfire kılıç olan usta kalemi Hasan Karakaya abimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve tüm Müslümanlara baş sağlığı dilerim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)