23 Nisan 2016 Cumartesi

Rabb'im Sana Bin Şükür

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kısa bir süre önce ziyaret ettiği Ekvador 7,8 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Ölüler, yaralılar var."

Bu akıl, mantık, zekâ şaheseri cümleyi kuran kişi; Hürriyet Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç!.. "Bir kitap okudum, hayatım değişti." diyorlar ya "Bir cümle okudum, hayatım değişti." diyorum ben de... Bu cümle, beni benden aldı... Ülke ismini yanlış yazmış olsa da bu cümleyi okuyunca çarpıldım herkes gibi ben de... Allah'ım bu ne orantısız zekâ!.. Bu, mantığı iflas ettiren, ne akıl almaz mantık!.. Bu ne tanımlanamaz bir akıl yürütme!.. Bu analizi yapabilmek için Türkiye'nin "Amiral Gemi"si dedikleri bir gazetede yazıyor olmak lazım... Bu da yetmez, o gazetede Yazı İşleri Müdürü olmak lazım... Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekvador gezisiyle deprem arasında ilişki kurup sorumlunun Erdoğan olduğunu ilan edebilmek için aşırı çağdaş, fena Kemalist, iflah olmaz laik olmak lazım... Ama illa da Doğan Medya Grubu'nun da ekmeğini yemek, suyunu içmek lazım... Yoksa sıradan bir gazeteci olarak böyle bir cümleyi kurmanız mümkünsüzdür.

Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın programına konuk olan Pelin Batu, Marmaray'ın raydan çıkma olayı üzerinden hükümeti köşeye sıkıştırmak isterken sosyal medyada çok fena sıkıştırdılar kendisini... "Hızlı tren dediler sonra mühendisler ortaya çıktı, hızlı tren değil, sadece daha fazla kömür atarak hızlandırıp raydan çıkmıştı. Dolayısıyla insanlar ölmüştü." diyerek Sakarya'nın Pamukova ilçesinde meydana gelen hızlandırılmış tren kazasını gündeme getirdi. Bu aşırı çağdaş hanım da iftira, yalan, hakaret de hızını alamayınca hızlı trenin altında kaldı. Başkalarına kara çalmaya çalışırken yüzü kömür karası oldu ama anlayamadığını kendini savunmak için attığı mesajda gösterdi. Batu,"Bahsedilen başka tren, yıllar öncesinin bir kazası: ne kadar kötücül, ne kadar bel altı düşündüğünüzü yine kanıtladınız. Ne terbiyesizsiniz!" diyerek terbiye sınırlarını iyice aştı... Hem hızlı tren denen hem de kaza olup ölenlerin olduğu ve hem de bu hükûmet döneminde olan kazanın hangi kaza olduğunu açıklasa da özür dilesek çok terbiyeli, aşırı çağdaş, kininden kalbi kömür karasından daha çok kararmış bu hanımefendiden!..

Bunlar son günlerde gözümüze çarpan, söylemleriyle gündeme gelerek kendini rezil eden hastalıklı tiplerden birkaçı... Ama bunlardan -sayıları oldukça azalsa da- hâlâ çok var. Ama olsun... Allah, hiçbir canlıyı boşa yaratmamıştır. Rabb'imin Tufan Türenç, Pelin Batu gibileri yaratmasında da bir hikmet vardır biz anlayamasak da...

Belki de şükür vesilesi olsun diye Rabb'im onları aramıza saldı: Allah'ım beni bir Tufan Türenç, Pelin Batugiller familyasından yaratmadığın için sana binlerce şükürler olsun!.. Her gün sabah namazına kalkınca erkeksen Tufan Türenç, kadınsan Pelin Batugillerden biri olarak uyanmadığına ne kadar şükretsen azdır. İnsan olmak, insan kalabilmek ne kadar güzel!.. Kıymetini bilelim ve şükrümüzü artıralım...

18 Nisan 2016 Pazartesi

Cami kâşifleri

Bugün size "Cami Kâşifleri" adlı bir gruptan bahsedeceğim. Onlar Camileri keşfe çıkmışken tevafuken biz de onları keşfettik...

Eğitim neferi arkadaşlar ve çocuklarımızla on beş günde bir pazar günleri sabah namazında buluşmaya çalışıyoruz. Namaz sonrasında da -hanımından az korkan ve izin koparabilen- arkadaşlarla bir yerlerde oturup simit, poğaça ve çay eşliğinde kahvaltı yapıyoruz. Bu konuda üşenmeden her buluşmamızda termos termos çayımızı demleme fedakârlığını gösteren Sami Ünsal Hocamıza ve yenge hanıma minnettarız. Bir de buluşmalarımıza mümkün olduğunca katılmaya çalışan Rasim Ustaoğlu, Ayhan Yılmaz, İbrahim Yurduseven, Özgür Şanlı, Ömer Düzdemir, Mesut Yergök, Recep Dağdemir, Miktad Ürküt, Süleyman Öztoprak Hocalarımızı ve ismini burada sayamadığım dostlarımızı da teşekkürle anmam lazım.

Yine bir pazar, sabah namazını Nuruosmaniye Camii'nde Kurra Hafız Fatih Kaya Hocamızla kılmak nasip oldu. Arkasından insanı mest eden Kur'an tilaveti, sonrasında camiyi gezdirip cami hakkında verdiği bilgiler, iyi ki buraya gelmişiz dedirtti bize. Bir sabah namazında Nuruosmaniye'ye düşürün yolunuzu ve Fatih Hocamızla mutlaka tanışın...

Namaz sonrasında evden izin sorunu yaşamayan arkadaşlarla Fatih Camii'nin yanındaki çayevlerinden birine geçip Eğitimci-Müzisyen Dostumuz Özgür Şanlı'nın canlı müzik performansı eşliğinde muhabbete devam edelim dedik. Somuncu Baba Çayevi'ne girdiğimizde bir grup kahvaltı yapıyordu. Özgür Şanlı Hocamız, ney eşliğinde fasıla başladı. Çevremiz kalabalıklaştı. İlk çaylarımızı bitirdik ve bize çay servisi yapan abiden ikinci çayları isteyince "Ben de sizin gibi müşteriyim." cevabını alınca yaşadığımız şaşkınlık ve muhabbeti başlatan sahne gerçekten güzeldi. Ama yine de hiç gocunmadan ikinci çay servisimizi yaptı İsmail Ayık abimiz. Özgür Hocamızın davudi sesi ve neyi eşliğinde muhabbet derinleştikçe derinleşti.

Muhabbeti koyulaştırdığımız o güzel insanların "Cami Kâşifleri" adlı bir grup olduğunu öğrendik. Bu kadar samimi, hoş muhabbet insanı pazar sabahında ancak namaz aşkı bir araya getirebilirdi zaten... Çoğunluğu esnaf olan bu güzel insanlar, aşkla her hafta farklı bir camide sabah namazını kılıp sonrasında Fatih'e Somuncu Baba'ya gelip burada kahvaltılarını yapıyorlarmış. Cami Kâşifleri, İstanbul'daki Selatin Camilerini gezmekle başlamış programa, Selatin Camileri bitince İstanbul'daki tüm Osmanlı Camilerini gezmeye karar vermişler ve aralıksız devam ediyorlar camileri keşfetmeye...

Onlar camileri keşfetsin, sizler de bu grubu keşfedin... Bir şekilde bu gruba dâhil olun... Ömer Karaca abiden hac hatıralarını, İsmail Ayık abiyi nasıl evlendirdiklerini mutlaka dinleyin... Hepsi birbirinden samimi ve hoş muhabbet bu insanlarla tanışın, muhabbetlerine ortak olun ama gülmekten çekeceğiniz karın ağrısı konusunda sorumluluk kabul etmiyoruz.

Bir araya gelişlerindeki maksat ibadet; tek dertleri Ümmet, sınırsız muhabbet... Bu grubu tanımak için yeterli sebep...

Not: Facebook'a "Cami Kâşifleri" yazıp gruba üye olursanız o pazar hangi camide olacaklarını görebilirsiniz.