9 Kasım 2016 Çarşamba

Demokrasi Nereye Kadar, Düşünce Özgürlüğü Nerede Biter?

"Demokrasi" kavramı lastik gibi!.. Önüne gelen, kendine göre demokrasi tanımı yapıyor. Kafasına esen kendine göre, çıkarları neyi gerektiriyorsa ona uygun şekilde "demokrasi" kavramının tanımını, anlamını değiştiriyor.

Aynı şekilde "düşünce özgürlüğü" kavramının da cılkını çıkardılar. Düşünmekten bîhaber, anne rahmine düşünce, düşünce yetisi elinden alınmış zavallılar; yaptıkları her çirkefliği, her türlü provakatif açıklamayı, şiddet çağrılarını, tehdidi "düşünce özgürlüğü" altında meşru gösterme gayretinde!..

Bu "demokrasi" ve "düşünce özgürlüğü" nasıl bir örtüdür ki her türlü melaneti, ihaneti, suçu örtüyor. Bu örtüye bürünen herkes, her türlü haltı yiyecek; devlet ve kanunlar da ona dokunamayacak öyle mi?

Böyle bir koruma kalkanı, dünyanın neresinde var? Vatandaşları provoke edip sokakları savaş alanına çevir, onlarca insanın ölümüne sebep ol; sonra da sana dokunulmaya kalkınca demokrasiden ve düşünce özgürlüğünden dem vur.

Vatanımıza, vatandaşımıza kasteden teröristlerin yılmaz savunucusu ol; devlete karşı işlenen suçlarda teröristlerin avukatlığına soyun, hiçbir zaman terörün ve teröristin karşısında olma sonra da sana dokunulduğunda demokrasi kahramanı rolüne bürün!..

Vatandaşın bir kesimini yalanlarla, tehditlerle, çeşitli ayak oyunlarıyla kendi tarafına çek; sonra senin gibi düşünmeyen, sana karşı olanları linç ettir, evinden sürdür ama en demokrat sen ol!..

Tek suçu senin gibi sırtını teröre ve teröriste dayamamış olan, devletine ve milletine bağlı olmaktan başka suçu(!) olmayan gencecik fidanları; provoke ettiğin kalabalıklara hunharca katlettir, sonra da sen elini kolunu sallayarak dolaş, farklı fikirlere açık olmaktan bahset!..

Vatan toprağının bir bölümünü koparıp piyon bir devletçik kurmak için bölücülük faaliyetlerinde bulun, devlete karşı her türlü faaliyetin içinde yer al, hiçbir şehit cenazesine gitme ama hiçbir terörist cenazesinden ise geri kalma; ondan sonra da senin iyi bir vatandaş ve siyasetçi olduğuna inanmamızı bekle!..

Bugüne kadar yaptıklarınızla ve yapmadıklarınızla size tanınan hoşgörüyü, toleransı, iyi niyeti pervasızca tükettiniz. Bundan sonra sizin bu ülke ve bu millet için en küçük bir iyi niyet beslemeyeceğiniz, en ufak bir hizmet üretmeyeceğiniz o kadar aşikâr ki... Bundan sonra ne aptal bir demokrat ne saf bir düşünce özgürlükçüsü oluruz.

İlkesel olarak demokrat olan, demokrasiyi suç işlemek için fırsat olarak görmeyen; düşünen ve bu millet için fikirler ortaya koyan herkese sonsuz saygı duymaya devam edeceğiz. Ancak kavramları kendi çirkin hedefleri için kullanan, bunları paravan yapıp her türlü melanetin içinde yer alanlara karşı ise hiç tahammülümüz kalmamıştır.

Birilerinin suç ileme, bölücülük yapma, gencecik fidanlarımızı şehit etme özgürlüğü(!) varsa devletin de onlar için en sert tedbirleri alma, onları bir daha bu fiilleri işleyemeyecek duruma getirme hak ve yetkisi vardır.

Dolaylı ya da doğrudan terörü ve teröristi aklamaya çalışan kesimleri de bu millet izliyor ve gerekli notları alıyor. Bilinsin istedim!..

Tayyip Erdoğan Kim, Başkanlık Kim?

Ana muhalefet partisi mensupları ve lideri, ağzını her açtığında "Recep Tayyip Erdoğan başkan olamaz!" diyor. Hatta sırtını PKK'ya dayamış olan partinin son seçimlerdeki sloganı da "Seni başkan yaptırmayacağız!" şeklindeydi.

Ne kadar Recep Tayyip Erdoğan düşmanı varsa başka ortak noktaları ve idealleri olmasa da hepsinin ortak noktası ve hedefi, onu başkan yaptırmamak!..

Burada söylemeden geçemeyeceğim: Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkeye başka hiçbir hizmet yapmamış olsa sadece birleştirici özelliğiyle bile millete yaptığı hizmet yeter. %60'lara dayanan bir kitleyi kendini sevdirerek birleştiriyor, bir arada tutuyor; bir araya gelmesi mümkün olmayan, hepsi farklı telden çalan %40'lık kesimi de Erdoğan nefretiyle birleştirerek bir arada tutuyor. Milleti bu kadar birleştirip bir arada tutan ikinci bir lider yoktur herhâlde dünyada!..

Bu %40'lık kesim, "Recep Tayyip Erdoğan başkan olamaz!" diye tepinip duruyor. Bu konuda ben de bu %40'lık kesimle aynı düşünüyorum. Erdoğan'dan başkan olamaz; o kim, başkanlık kim? Neden Recep Tayyip Erdoğan'dan başkan olamaz size madde madde açıklayayım:
1.800.000 metrekarelik toprağı olan bir imparatorluktan 783.000 metrekarelik bir devlet mi ortaya çıkardı ki,
Önce halka dindar görünüp sonra halkın dinine ve diyanetine savaş açıp uyduruk bir "Şapka Kanunu" çıkarıp binlerce kişiyi asabilmiş mi ki,


İstanbul'un Fethi'nin sembolü olan büyük bir camiyi müzeye çevirerek ülkeyi, Müslümanları, Ayasofya'yı mahzun ve gözü yaşlı bırakabilecek cesareti(!) gösterebildi mi ki,


Kendine muhalif olanları, çeşitli uyduruk davalarla uyduruk bir İstiklal Mahkemesi'nde yargılatıp asabildi mi ki,


Ezanı Arapça’danTürkçe’ye çevirebildi mi, Kur'an okunup öğrenilmesini ve ibadetleri yasakladı mı ki,


T.C’nin parasının üstüne kendi resmini bastırabildi mi ki,


Bir başbakanı, birkaç bakanı darağacında sallandırabildi mi ki,


Ülkede darbe şartlarının olgunlaşması için milleti birbirine kırdırıp sonra da ülkeyi kurtarmış rolüne bürünerek bir sağdan, bir soldan gencecik fidanları asıp anaları ve babaları gözyaşları içinde yürek yangınıyla bırakabildi mi ki,


Her darbe girişiminde şapkasını alıp gitme uysallığını, 7 kez gidip 8 kez gelme başarısını ortaya koyabildi mi ki,


Ülkeyi ekonomik krizlere, çatışmalara, kardeş kavgasına sürükleyebildi mi ki,


Bu milletin dinini, diyanetini, örfünü âdetini, geleneğini göreneğini, değerlerini küçümseyip onlara savaş açtı mı ki ondan devlet başkanı olsun?

Bütün bunlara olumlu cevap veremiyorsun bir de devlet başkanı olmaya hevesleniyorsun!.. Batı'dan emir alıp onlardan gelen her şeyi kutsamayıp bulunduğun her ortamda onlara koşulsuz bir şekilde bağlılığını bildirmiyorsun; tam aksine Batı'ya, İsrail'e meydan okuyup onların tekerine çomak sokuyorsun bir de devlet başkanı olmaya kalkıyorsun!..

Yok paşam yok, bu şartlarda senin devlet başkanı olmana imkân yok!.. Sırtını Batı'ya dayamıyorsun, halka ve Hakk'a düşman olacağına hep onlara yakın duruyorsun; bu şartlarda seni başkan yapamayız!..

FETÖ Üyeleri Mağdur mu, Mağrur mu?

"Bizi bu duruma düşüren, hizmet yapıyoruz diyerek vatana ve millete ihanet etmemize ve terörist olarak anılmamıza sebep olan hoca bellediğimiz şarlatan Allah belanı versin!"

Son günlerin gündemde olan konusu FETÖ mağduru olan vatandaşlar, memurlar veya çalışanlar!.. Gerçekten mağdur olan, onlarla alakası olmayıp da bir şekilde listeye dâhil edilmiş olanlar az da olsa maalesef ki var. Gönül ister ki hiç kimse mağdur olmasın. Ancak yapılan büyük bir temizlik, yapılmak istenen ise FETÖ'ye mensup herkesi devlet kadrolarından temizlemek ve devlete, millete bir daha zarar vermeyecek şekilde kökünü kurutmak!.. Ancak bu kadar önemli bir meselede her şeyi tereyağından kıl çeker gibi de halledemezsiniz. Bu mücadelede bazı riskler, sıkıntılar olacak... Önemli olan, bu sıkıntıların yaşandığı fark edildiğinde devletin ve devlet adamlarının nasıl bir tepki verdiğidir. Bu konuda ise yapılanlar, devlete olan güvenimizi daha da pekiştirir durumdadır. Çünkü başvurular ve şikâyetler incelenerek haksızlık yapıldığı düşünülenlerle ilgili tekrar göreve iade kararı da verilmekte ve hakları geriye dönük olarak ödenmektedir.

Peki, FETÖ üyesi olup da sonradan pişman olan yok mu? Onlara tekrar bir şans vermek gerekir mi? Benim bu zamana kadar yaptığım gözlemlerde FETÖ üyesi olup da pişman olan yok. FETÖ üyesi olduğu için devlet kadrolarından ihraç edilmiş adamlara ya da kadınlara bakıyorum, en küçük bir pişmanlık emaresi yok. "Bizi bu duruma düşüren, hizmet yapıyoruz diyerek vatana ve millete ihanet etmemize ve terörist olarak anılmamıza sebep olan hoca bellediğimiz şarlatan Allah belanı versin!" diyecekleri yerde hâlâ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretler ve küfürler yağdırıyorlar. Hâlâ başlarına geleni Reis'ten biliyorlar. Bunlar mağdur değil, hâlâ mağrur!.. Kibir paçalarından akıyor. Hâlâ kendilerinin seçilmiş kişiler, "Lanetullah"ın da ismet sıfatına mazhar olduğuna, hatası ve günahı olmayacağına inanıyorlar.

Durum böyle olduğu hâlde özellikle ana muhalefet partisinin "Vatandaşlar mağdur ediliyor." teranesini sürekli gündemde tutmasının sebebi nedir? Bunun sebebi, FETÖ operasyonlarını da sulandırmak, buradan hareketle hükûmeti ve Reis'i köşeye sıkıştırmak... 246 şehit vermişiz, binlerce gazimiz var, FETÖ üyeleri ülkeye ihanet etmiş, ülkeyi birilerine peşkeş çekmeye kalkmış umurunda mı CHP'nin? Olur da vatandaş mağdur ediliyor diye millet, tepki göstermeye başlarsa CHP'ye de gün doğacak... Vatan, millet zaten CHP'nin umurunda değil. Varsa yoksa hükûmetin ve Reis'in itibarını azaltarak kendine oradan pay çıkarmak!.. Recep Tayyip Erdoğan zarar görsün de AK Parti iktidardan indirilsin de ülke batsın sorun değil...

Devletin, milletin yararına olduğunu düşündüğümüz bir meselede bir gün CHP'yi koşulsuz bir şekilde devletin ve milletin yanında görsek acaba bu mesele devletin ve milletin yararına değil mi ki diye düşünmeye başlayacağız. Yaptıkları ve yapmadıklarıyla bizi böyle düşünmeye sevk eden ise CHP'dedir.

Sözün özü, FETÖ soruşturmasını ve operasyonlarını sulandırmaya çalışan CHP'nin söylediği gibi -istisnalar olsa da- mağdurlar ordusu yok ortada!.. Mağdur değil, mağrur olan; kibri paçalarından akan FETÖ üyeleri cirit atıyor hâlâ ülkede!..