16 Aralık 2017 Cumartesi

Lanetli kavim İsrail, korkularında boğulup yok olacak

Lanetli kavim İsrailoğulları!..

Şöyle bir araştırdım da Kur'an-ı Kerim'de 41 ayette İsrailoğulları'ndan bahsediliyor. Genelde de onlara verilen nimetler ve bu nimetlere rağmen yaptıkları nankörlükler anlatılıyor.

Arkasından da lanetleniyor dünyanın baş belası bu kavim!..

"Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkûm edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. Hepsi bir değildir; Ehl-i Kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okurlar." (Al-i İmran, 3/112-113)

Lanetlenmelerinin ne kadar haklı, isabetli olduğunu her zaman gösteriyor katil sürüsü, terör devleti İsrail...

Tarihte bir yolculuk yaptığımız zaman şunu görüyoruz: Bu Yahudiler, ne zaman biraz palazlansa, bitleri kanlansa dünyanın başına bela olmuşlar.

Hiç rahat durmayıp fitne çıkarıyorlar, insanlara zulmediyorlar. İnsanlar da bir süre sonra bunlara tahammül edemiyor ve gereğini yapıyor.

Müslümanlar da bunların katledilmesine, sürgüne gönderilmesine pek rıza göstermiyor ve yardım eli uzatıyor. Ancak bu lanetli kavim, kurtarıldıktan sonra yine rahat durmuyor ve kendilerine uzatılan o yardım elini kesmeye ve yardım edenleri hançerlemeye başlıyor. Ne kadar nankör, vefasız, kadir kıymet bilmez olduklarını her zaman gösteriyorlar.

İspanya'da bunlar kıyıma uğrarken 2. Bayezid, gönderdiği gemilerle kurtarıyor bunları; sonra başımıza bela oluyorlar. Daha sonra Hitler, bunları katlederken Türkiye bunlara kapılarını açıyor, yine başımıza bela oluyorlar.

Yine şımarıklığın zirvesindeler, yine dünyayı ateşe veriyorlar. Ancak yine kendi sonlarını hazırlıyorlar ve yine yaktıkları ateşte kendileri yanacak!..

Ancak biz Müslümanlar, onlara hak ettikleri hâlde aynı zulmü yapmayacağız, şu anda destek gördükleri Avrupa'nın onlara yaptıkları katliamları da yapmayacağız. Biz sadece onların yaptığı zulme engel olacağız ama şu anda onları destekler gibi görünen Batı ve ABD, yakın zamanda göreceksiniz ki bunları yine katledecek yine onlar eliyle soykırıma uğrayacaklar.

"Yokuşlar kaybolur, çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka âlemlerle farkımız bizim"

Üstad Necip Fazıl böyle demiş. Bu yokuşlar elbette kaybolacak, biz Müslümanlar düze çıkacağız; gündüzler, aydınlık günler bizi bekliyor. Ancak bu lanetli kavim için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Birileri bu söylemlerimizi çok hamasi bulabilir ama biz böyle iman ediyoruz ve biliyoruz ki iman varsa imkân da vardır.

Bizim bir sapan taşımız bile onların korkudan ölmesi için yeterli oluyor. Bir çocuğu bile gözaltına alırken 20-30 tane tam teçhizatlı askerle çocuğun gözlerini bağlayarak gözaltına alabiliyorlar. Onda da gözlerindeki korku aleni görülüyor.

Yaptıkları bu zulüm onların sonu olacak. Korkularında boğulup yok olacaklar ve onlar da bunun farkında!..

İlk kıblemiz Kudüs, şimdi tüm Müslümanlar’a küs

Kudüs, ilk kıblemiz!.. Peygamberimizin Mirac'a yükseldiği şehir!.. Müslümanların Mekke ve Medine'den sonra en çok değer verdiği üçüncü şehir!.. Ancak gelin görün ki bu kadar kıymet verdiğimiz, uğruna şiirler yazdığımız kutsal şehir uzun yıllardır işgal altında!.. Şimdi de büyük şeytanın küçük şeytana hediye olarak sunduğu ve elimizden tamamen çıkma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir şehir!..

“Kudüs, bir sınav kâğıdı her Mü’min kulun önünde…” demiş yıllar önce Cahit Zarifoğlu... Maalesef ki 1,8 milyarlık İslam Âlemi bu sınav kâğıdından hep kötü not alıyor yıllardır.

"Allah’ın evi esaret altındayken, Selahaddin nasıl kendi evinde yatar?" demişti büyük komutan Selahaddin Eyyûbî... Biz Müslümanlar öyle bir yatıyoruz ki ölüm uykusundayız hem de!.. Ne zaman uyanmaya kalksak bizi uyutacak bir yöntem buluyor küffar!..

Yavaş yavaş alıştırdılar bizi Kudüs'ün yokluğuna, Filistin'in işgaline, Mescid-i Aksa'nın elimizden kayıp gitmesine!..

"Önce yüreklerimizdeki Kudüs’ü işgal ettiler. Biz savaşı önce kendimizde kaybettik." demiş yine Cahit Zarifoğlu!..

Sinsi sinsi, aşama aşama ç/aldılar Filistin'i bizden!.. Uyuttular, uyuşturdular bizleri!..

"Mekke iddiamız, Medine davamız, Kudüs bitmeyen duamız; İstanbul son durağımız, son sığınağımız, koruyucu kalkanımızdır. İstanbul Kudüs’ündür, Kudüs İstanbul’un... Şam ve Bosna, Üsküp ve Kudüs emanettir bize. Emanetine sahip çık ey Türkiye!.. Ey Müslümanlar!.. Kudüslü bacılarım kadar dik durun. Dik durun ki dünya Müslüman’ın ne olduğunu öğrensin artık. Kudüs’ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır." demişti Üstad Nuri Pakdil!.. Ve arkasından eklemiş, "İmanımdan vazgeçmedikçe, Kudüs’ten vazgeçemem!.."

Bize ne oldu? Kudüs mü önemini yitirdi, biz mi imanımızdan vazgeçtik?
Hayır, ne Kudüs önemini yitirdi ne biz imanımızdan vazgeçtik!.. Üzerimizdeki ölü toprağını elbette atacağız, elbette kalkacağız ayağa.

"Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak imkân değil, iman meselesidir." diyor ya Cumhurbaşkanımız. Belki imkânımız kıttır ama şuna imanımız tamdır: Erbakan Hocamızın, "Bir gün gelecek İsrail’e öyle bir tokat atacağız ki bütün hayatı gözlerinin önünden GAZZE ŞERİDİ gibi geçecek!.." dediği günler yaklaşıyor inşallah!..

"Eğer Amerika, İsrail’i bu kadar çok seviyorsa Güney Amerika’da yer versin. Müslüman topraklarında İsrail’in yeri olamaz." demişti yine Erbakan Hocamız!..

Söküp atacağız topraklarımızdaki bu ayrık otlarını, kalbimizdeki bu hançeri inşallah!..

Ayağa kalktığımız gün hiçbir güç önümüzde duramayacak, bir sel olup İsrail'i de Amerika'yı da onlarla işbirliği yapıp iş tutan Müslüman görünümlü tüm münafıkları da söküp atacağız İslam coğrafyasından!..
"Yıkılasın İsrail, enkazını göreyim; sana ülke diyenin, yüzüne tüküreyim!.." demiş ya Necip Fazıl üstad!..

İnşallah tez zamanda hem İsrail'in enkazını göreceğiz hem de İsrail'le iş tutan Arap dünyasının işbirlikçi yönetimlerinin yüzüne tüküreceğiz!..

İşte o gün İsrail de bitecek tüm Batı/l da bitecek, onları destekleyenler de bitecek!..

İlk kıblemiz Kudüs, Şimdi tüm Müslümanlara küs belki ama yakında bağrına basacak bizi, yeniden barışacak bizimle!..

Müslümanlıkla yoğrulan bu yurdu Münafık FETÖ’cüler ve üç beş ABD uşağıyla imtihan etme Allah'ım

"Ülkemizin üç tarafı denizlerle dört tarafı hainlerle çevrilidir." sözü, tarihte hiç bu kadar gerçeği yansıtmamıştır sanırım!..

Malumunuz olduğu üzere ülkemize yönelik kumpas olduğu aşikâr olan bir dava görülüyor ABD'de. Aslında dava yok ortada acemice sergilenen bir tiyatro var ama bu kötü tiyatronun yerli görünümlü hain seyircileri var.

Bu kötü tiyatronun kötü seyircileri, ellerini ovuşturarak bekliyorlar oradan paylarına düşebilecek bir parça kemiği!.. Salyaları akıyor o kemiği düşündükçe!.. Ülkemizi ve milletimizi zor durumda bırakacak bir sonuç çıkması için kemik duasında hepsi!..

"köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağardı." ve "köpekler istedi diye atlar ölmez."

Sözleri, tam da bu kişi/liksiz/ler için söylenmiş sanki!..

İçeriden hainler, dışarıdan kefereler, sağdan soldan münafıklar, ne kadar uğraşıra uğraşsın ülkemize zerre miskal zarar veremeyecekler.

Düşünün Türkiye'de rüşvet verdiği söylenen bir iş adamı, ABD'de yargılanıyor; bir bankamızın genel müdür yardımcısı burada rehin tutuluyor!..

Normalde bu topraklarda yetişmiş herkesin böyle bir durum karşısında birlik olup içeride ne kadar sorunu olursa olsun dışarıya karşı yekvücut olması beklenir. Vatanperverlik, ülkesini sevmek, vatandaşlık bilinci bunu gerektirir!..

Ancak bizdeki muhalif görünümlü hainler, ne yapıyor? Tamamen kurgu olan, ülkemize ve devlet yöneticilerimize kumpas olduğu aşikâr olan bu davada ABD'nin, FETÖ'nün, dış mihrakların borazanlığını yapıyorlar!..

Ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı, alman televizyonuna "Reza Zarrab'ın söyledikleri gerçek, hükûmet istifa etmelidir!.." diyor.

Abdullah Gül'ün deyimiyle söylersek "insan hayret ediyor." gerçekten. Ahmet Davutoğlu'nun söylemiyle "sabrımızı test etmeye kalkmasın hiç kimse!.." demeliyiz. Çünkü bu hainlerin ihanetlerini bu kadar açıktan yapmasının pek sabredecek tarafı kalmadı.

Devletimiz, devlet yöneticilerimiz, savcılarımız, hâkimlerimiz hemen harekete geçmeli!.. Öncelikle içerideki hainlere göz açtırmadan onları ıslah etmek için "Medres-İ Yusufiye"de koruma altına almalı!..

Dışarıdaki hainleri de mit vasıtasıyla ülkemize, milletimize ihanet edemeyecek bir duruma getirmelidir. Bunların ibretlik sonunu gören hain ruhlular da bir daha ihanete kalkışamamalıdır.

Sonrasında ise Suriye’deki PYD, YPG teröristlerine silah sağlayan tüm ABD'liler tespit edilip cesur savcılar tarafından haklarında işlem başlatılıp mit vasıtasıyla vatansever hâkimlerin önüne çıkarılıp içeri tıkılmalıdır. Büyük devlet olmak iddiasındaysak bu misillemeyi yapabilmeliyiz.

ABD'deki uyduruk davanın belgelerini uyduran ve bu davaları takip eden Emre Uslu, Adem Yavuz Arslan gibi FETÖ şarlatanlarına da artık mit eliyle dokunulabilmeli!.. Bu kadar rahat hareket edememeli bu hain, yavşak, şarlatan röntgenciler!..

Rabbim, sen bir an önce içerideki hainlerden, dışarıdaki düşmanlardan, Müslüman görünümlü münafıklardan kurtulup ümmet-i Muhammed’in umudu olmayı sürdürüp İslam âleminin kuruluşuna vesile olmayı bize nasip eyle!..

Müslümanlık’la yoğrulan bu yurdu münafık FETÖ’cüler ve üç beş ABD uşağıyla imtihan etme Allah'ım!..