16 Ocak 2017 Pazartesi

Meclis’te Neler Oluyor, CHP Nereye Koşuyor?

Türkiye kritik bir eşikte!.. Meclis bizim olmasa izleyince çok eğeleneceğimiz görüntüler var mecliste!.. Ama Meclis bizim olunca komedi izler gibi değil de dram ya da trajedi izler gibi izliyoruz yaşananları!..

Anayasa görüşmeleri ve oylamaları devam ediyor. Ana muhalefet partisinin ve onun tek yumurta ikizi HDP'nin tüm engelleme çalışmaları, ucuz taktikleri ve saldırgan tavırlarına rağmen oylama sonuçları maalesef ki onlar açısından pek iç açıcı değil!.. Maddeler meclisten bir bir geçiyor, geçiyor ama öyle böyle geçmiyor; her CHP'li ve HDP'linin âdeta yüreğini delip geçiyor. İsmi "Cumhuriyet Halk Partisi" olan parti, bu anayasa değişikliğinin "cumhur" yani halkın önüne gelmemesi için ne çirkeflikler yapıyor, ne taklalar atıyor!..

Millet de şu kanaatin oluştuğunun da farkında: CHP bir şeye "hayır" diyorsa onun gerçekleşmesinde hayır vardır.

Bir diğer husus da kimin kiminle birlikte hareket ettiği tabii ki!.. AK Parti, MHP koalisyonu karşısında kim var? CHP, HDP ikilisi!.. Biri, Kemalizm ve laiklik üzerinden bu millet üzerinde uzun yıllar terör estiren bir parti!.. Diğeri ise Türk-Kürt çatışması çıkarmak, yüzlerce yıldır sorunsuz yaşayan insanlarımızı birbirine düşman etmek için ülkede on binlerce masum insanın ölümüne sebep olan bir terör örgütünün arka bahçesi!.. Milletimiz de bunları görünce doğal olarak her seçim döneminde gösterdiği sağduyusunu gösterip ülkeyi içinde bulunduğu kriz durumunda çıkaracaktır!..

Anayasa değişikliğinden sonra hayat normale dönecek, dönecek ama mecliste yaşananlar kolay kolay hafızalardan silinmeyecek!..

Meclis’te maddeler geçmesin diye kürsüyü işgal eden, kürsüyü kıran CHP unutulur mu?

Önce kavga çıkarıp sonra bir milletvekilin bacağını ısıracak kadar bulunduğu ortamı şaşıran CHP'linin adı tarihe altın harflerle yazılmaz mı!.. Ancak kafama takılan şu: Bizim milletimiz, insanlardan müteşekkildir; dolayısıyla "eşref-i mahlûkat"tır yani yaratılmışların en şereflisidir... Kendine vekillik etsin diye ısırgan bir canlıya vekâlet vereceğini sanmıyorum!..

Yine bir CHP'li vekil, AK Parti milletvekiline arkadan gelip yumruk vurup burnunu kırıyor. Şiddet uygulamaktan çekinmeyen, bunu da namert bir şekilde arkadan saldırarak yapan bir kişi değil bu millete vekil, milletin koyununa çoban bile olamaz!.. Bu hareket de unutulmazlar arasında yerini alacaktır. CHP gurur duyabilir vekiliyle...

Bütün bu şiddetin, çirkefliğin, saldırganlığın sebebi ne peki? Bir konuda halkın hakem seçilecek olması!..

Bir de milletin vekillerinin sesini kısmak için kürsünün mikrofonunu yürüten var. Güler misin, ağlar mısın? Milletin malını, milletin meclisinden çalmak!..

Kılıçdaroğlu'nun anayasa değişikliğiyle ilgili "Referandumdan yüzde 98 de çıksa tanımayacağız." diyebilmesi, bunlardaki halk, demokrasi algısının ne olduğunu gösteriyor!.. Muhalefette böyle olanlar, iktidar olsa -Allah korusun- milleti mi takar, onun görüşlerine mi bakar, milleti bir konuda hakem tutmaya tenezzül mü eder?

Lideri böyle olan hareketin, tebaasının yaptıklarını çok da şey etmemek lazım; balık baştan kokar mı dediniz?

Siz de haklısınız, ne diyeyim!..

CHP Terakkiye Manidir

Bu ülkede CHP farklı bir parti, CHP zihniyeti ayrı bir zihniyet, CHP'liler de ayrı bir kitle!.. Bu ülkenin insanlarıyla, bu ülkenin değerleriyle hep sorunları var. Milletin gündemiyle CHP'nin gündemi hep farklı olmuştur; hiç milletin sıkıntıları CHP'nin sıkıntısı, milletin üzüntüsü CHP'nin üzüntüsü, milletin sevinci CHP'nin sevinci olmamıştır.

Millete güvenmemişlerdir hiçbir zaman, hep şüpheyle bakmışlardır; kendilerini bu milletten hep en az bir gömlek üstün görmüşlerdir. Tek parti döneminde milleti hiç adam yerine koymamışlardır, milleti ilgilendiren tüm kararları CHP ve CHP'liler almış; sonra da milletten o kararlara uymasını istemişlerdir. Çok partili hayata geçtikten sonra ise hep milletin kendilerini anlamadığından şikâyet etmişler, milleti "bidon kafalı, göbeğini kaşıyanlar, irticacılar, kökten dinciler, yobazlar, köylüler" vb. aşağılayıcı sıfatlarla yaftalamışlardır. Sandıktan çıkan sonuçları hiçbir zaman olgunlukla karşılamamışlar, seçimlerden sonra hep bir bahaneyle milleti aşağılamışlardır. Seçimlerden önce millete şirin görünmeye çalışıp diğer partiler gibi halka yakın olmaya çalışmışlar, ama ne zaman ki seçim sonuçları istedikleri gibi çıkmamış, onlar da hemen seçim öncesindeki şirin görünme, halka ve tercihlerine saygı duyuyormuş gibi davranma rolünü bırakıp özlerine dönüp millete cephe almışlardır.

Cumhuriyet tarihine bakın, millet için ne kadar sıkıntılı dönem varsa hepsinde bir şekilde CHP'nin dahli vardır. Ya sorunun kaynağı CHP'dir ya da yangının üzerine körükle giderek sorunu büyütmüştür. Toplumun kanayan bir yarası varsa yarayı sarmak yerine hep o yarayı kaşıyıp sürekli kanamasına sebep olmuştur. Örnek mi istiyorsunuz? Bu ülkede yaşanmış 1960 darbesi, Maraş Olayları, Sivas Madımak Oteli olayı, Çorum Olayları, 28 Şubat süreci... CHP, bu yaşanan olayların hayatın normal akışında çıkmış olaylar olmadığını tabii ki de biliyor!.. Ama ne yapıyor? Bu olayların yıl dönümü geldiğinde o olaylardan etkilenmiş olan taraflardan birini tutarak karşı tarafı sürekli tahkir eden, aşağılayan, peşinen suçlu ilan eden bir tutum sergiliyor. Tarafların olayı unutup tekrar bir arada yaşama kültürünü kazanması için değil, ayrışması için çabalıyor âdeta... Sivas Madımak Olaylarını canhıraş şekilde gündemde tutup oradan hareketle İslami camiaya ha bire saldırıyor fakat Başbağlar Katliamı ile ilgili kılı kıpırdamıyor mesela... Bu duruşla, bu dille nasıl toplumsal barışı sağlayacaksa?

Elinden gelse halksız seçim ya da seçimsiz demokrasi sistemi kuracak ülkede... Demokrasi, onlar için kendi tercihlerine hizmet ediyorsa makbuldür; etmiyorsa seçim sonuçları fasa fisodur, sandık demokrasi göstergesi değildir.

Şimdi gündemde olan Cumhurbaşkanlığı ile ilgili Anayasa değişikliğinin millete götürülmesine de sırf istedikleri sonucu alamayacakları için karşılar. Çünkü millete güvenmiyorlar, çünkü kendilerine güvenmiyorlar, çünkü biliyorlar ki milletin tercihiyle kendi tercihleri aynı olmayacak!.. Yoksa millete götürülecek anayasa değişikliğine niçin bu kadar karşı olsunlar...

CHP'ye kalsak her şeyi tek parti döneminde dondurup hiçbir yenilik yapmamalıyız, çünkü CHP millet için en iyi sistemi o dönemde kurmuştur ve ilelebet de değiştirmeye gerek yoktur.

Şehadet Bir Çağrıdır, Tüm Nesillere ve Çağlara!..

Zor zamanlarda bu millet, kendi kahramanlarını çıkarmış; vatanını kendi canından aziz bilen insanlar, bu vatan için çekinmeden canını vermiştir.

Ülkemizde terör gemi azıya aldı. Son zamanlarda ülkenin çeşitli yerlerinde bombalar patlatılıyor. Bomba patlatılan yerler ise rastgele seçilmiyor. İstanbul'da özellikle belli mekânlar seçiliyor bomba patlatmak için. Beşiktaş'ın seçilmesi tesadüf değil. Bir eğlence merkezi rastgele hedef alınmıyor. İzmir gibi bir kent seçilirken hedef, sadece orada birkaç insanımızı öldürmek değil. Muhafazakâr bir hükûmet iktidardayken laik dünya görüşünü benimsemiş insanların olduğu yerleri özellikle seçiyorlar ki "yaşam tarzına müdahale, muhaliflere baskı" mesajı verip algıları yönetmek istiyorlar. Yılların gazetecisi olan, duayen olarak görülen ve geçmişinde milliyetçilik bulunan biri bile eğlence merkezine saldırıyı yaşam tarzına müdahale olarak lanse ediyor. Terör örgütlerinin bu algıyı oluşturmayı amaçladığını, hedefin zaten bu olduğunu anlamamış olduğunu düşünemiyorum bile, içinde bulunduğu medya grubu kritik dönemlerde ülke ve millet aleyhine algı yönetimini hep yapmıştır, yapıyor, yapmaya da devam edecektir.

Ancak vatana, millete ihanet edenlerin ve onlara çanak tutup hizmet edenlerin sayısı ne kadar fazla olursa olsun, bu ülke ve millet için canını seve seve verecek insanların sayısı onlardan çok olacaktır. Zor zamanlarda bu millet, kendi kahramanlarını çıkarmış; vatanını kendi canından aziz bilen insanlar, bu vatan için çekinmeden canını vermiştir.

15 Temmuz ihanetinin elebaşlarından Semih Terzi'yi, şehadetin muhakkak olduğunu bile bile alnının ortasından vuran kahraman Astsubayımız Ömer Halisdemir, "vatan" denilince bizim insanımızın kanının bir başka aktığını göstermiştir.

İki gün önceki İzmir saldırısında şehit olan Trafik Polisimiz Fethi Sekin'in şehadete gidiş şekli ise bizi hem gururlandırıyor hem üzüntüden kahrediyor.

Adliye önündeki bölgede görevli olan Fethi Sekin, teröristleri fark edince araçlarını durduruyor. Teröristler, araçlarından inerek kaçmak istediği sırada silahını çekerek hainlerden birini orada öldürüyor; silahındaki mermiler bitene kadar üç teröristle çatışıyor, sonrasında ise şehadet şerbetini içiyor.

Şehit kahraman polisimiz olmasa Allah korusun büyük bir felaket yaşanacaktı. Belki ölen onlarca insanımızın ölüm haberlerini, geride bıraktıkları acılı hikâyelerini okuyup kahroluyor olacaktık ülke olarak...Ancak kahraman polisimiz, canı pahasına teröristlerle mücadele edip onların hedefine ulaşmasını engellemiştir.

Hain, kalleş terör örgütü mensuplarının ve onları destekleyenlerin anlayamadığı bir şey var: Şehadeti arzulayan; vatanı, milleti, devleti ve dini için şehit olmayı bir şeref madalyası olarak gören böyle insanlarımız olduğu sürece bu vatanı bölemeyeceksiniz, bizi sindiremeyeceksiniz!..

"Tarihin dilinden düşmez bu destan,

Nehirler gazidir, dağlar kahraman,

Her taşı yakut olan bu vatan

Can verme sırrına erenlerindir."

şiirleriyle büyümüş insanımız için bu vatan uğruna şehit olmaktan daha büyük bir mertebe yoktur.

"Kalbimizde tevhidile,
Göğsümüzde bir mermiyle,
Dilimizde tekbirlerle,
Şehadet isteriz ya Rab,
Şehadet bir çağrıdır nesillere çağlara..."

ezgileriyle şehadeti çağıran bu ülke insanlarını ölümle korkutamazsınız.