2 Mart 2017 Perşembe

Saadet Partisi ve Erbakan Hoca'yı An/la/ma Problemi

Öncelikle vefatının altıncı yıl dönümünde mücadele adamı, örnek siyasetçi, kıymetli büyüğümüz Mücahit Necmettin Erbakan Hocamızı bir kez daha sevgi, saygı, hürmet, muhabbet ve rahmetle anıyoruz. Rabbim; mekânını cennet, makamını âli eylesin!..

Hocamız, henüz hayatta iken ona yapılan zulümleri, haksızlıkları; atılan iftiraları, edilen hakaretleri gördükçe çok üzülürdüm. Ondaki imanı, hoşgörüyü, heybeti, mücadele ruhunu, çelik gibi iradeyi; vatan, millet ve Ümmet-i Muhammed aşkını gördükçe de ona sonsuz bir muhabbet besler, gıpta ederdim.

Şimdi ise Erbakan güzellemesi yapan bazı azılı Erbakan düşmanlarına bakınca midem bulanıyor!.. Neden derseniz, çünkü samimiyet eksik, vıcık vıcık yalan dolu sözleri, dıştan överken sövüyor aslında özleri!..

Diyebilirsiniz ki insanların içini açıp baktın mı? Hayır ama Recep Tayyip Erdoğan faktörü olmasa şimdi övüyor görünenlerin birçoğunun hâlâ aleni sövüyor olacağından eminim!.. Kanıt isterseniz millet, devlet, mukaddesat düşmanlığına devam etmeleri!..

Saadet Partisi de Erbakan Hocamızı anma programı düzenledi. Malumunuz olduğu üzere çok eleştirildi. Bense bu eleştirilere zinhar katılmıyorum. Artık özne olmayı bırakıp nesne olmaya çoktan razı olmuş bir partiye bu kadar eleştiri fazla!.. AK Parti'yle aynı görünmemek, kendilerinin farklı olduğunu göstermek için saçmalamak zorunda kalıyor adamlar!.. Suçlu Saadet Partisi ve başındakiler değil ki!.. Suçlu, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan!.. Siz, Erbakan Hocamızın bütün ideallerini tek tek gerçekleştirip Millî Görüş Hareketi'nin tüm ilke ve inançlarına sahip çıkarsanız Saadet Partisi nerede dursun!.. Onlar da geçmişiyle, ilkeleriyle, inandıklarıyla, savunduklarıyla ters düşmek pahasına sizin karşınızda durur, size -aslında kendilerine ve temsil ettiklerini söyledikleri zihniyete- düşman olan vatan, millet, mukaddesat düşmanlarıyla aynı safta yer almaya başlar.

Ben bu saatten sonra Erbakan Hoca'yı anma programına, ömrünü ona düşmanlık etmeye, onu yok etmeye adamış zihniyetin temsilcilerinin çağrılmasına takılmam; ben eksik çağrılmış olmasına takılırım. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Metin Feyzioğlu, paralelin sözcüsü Mustafa Destici Erbakan Hoca'yı anmış. Hatta Halk TV de programı canlı yayımlamış!.. Vay anam Vaaayy!.. Gözleri nasıl yaşarmaz bir insanın bu muhabbet(!) karşısında!..

Hele Saadet Partisi referandumda "EVET" diyeceğini açıklayaydı, bu programa gelip Erbakan Hoca'yı övenler -sanki Hocamızın onların övgüsüne ihtiyacı var- o zaman övüyor muydu, yoksa size sövüyor muydu görürdük.

Neyse sözü bağlarken ben Saadet Partisi'nin Erbakan Hocamızı anma programına şu isimleri davet etmemesinden dolayı hayal kırıklığı yaşadım. Gelecek yıl yapacakları programa onları da mutlaka çağırsınlar:

Kemal Gürüz, Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter, Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu, Nuh Mete Yüksel, İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Osman Özbek, mümkün olsa Güven Erkaya, Erol Özkasnak, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan, Reha Muhtar, Ali Kırca, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil,

Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı...

Bunların davet edilmediği Erbakan Hoca'yı anma programına gönlümüz razı gelmez(!) bilesiniz!..

28 Şubat'ın "EN"leri

28 Şubat süreci; bu milleti tarihten silmek, bu mümkün olmazsa özünden koparıp tarihine, geleneğine, özüne yabancılaştırıp kendi kendini imha etmesini sağlamak amacıyla planlanmış bir süreç!..

Öyle basit bir kurgu değil!.. Bu millete illet muamelesi yaparak günden güne zillet içine sürüklemek ve bir daha ayağa kalkamayacak hâle getirmek amacı güdülmüş bir süreç!..

28 Şubat'ın aktörleri ve şakşakçıları "28 Şubat süreci bin yıl sürecek!" diyecek kadar kendilerinden emin, yaptıkları zulümden aşırı zevk alacak kadar zalim, göz göre göre bu millete ve devlete zarar verecek kadar hainlerdi!..

28 Şubat sürecinde makbul olanlar kötü ve değersiz, mazlum olanlar zalim; alabildiğine kötü olanlar iyi, zalim olanlar ise mazlum gösteriliyordu.

Bu süreci yakinen yaşamış ve yaşananlara şahit olmuş biri olarak döneme etki edenlerden ve dönemden etkilenenlerden bir liste yaptım. Bu listeye herkes, ekleme yapabilir:



28 Şubat sürecinin en gaddar siyasetçileri ve devlet yöneticileri:

Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve DSP'li vekiller, Mesut Yılmaz, Hüsamettin Cindoruk, Ahmet Necdet Sezer



28 Şubat sürecinin en zalim kişileri:

Çevik Bir, İsmail Hakkı Karadayı, Çetin Doğan, Güven Erkaya, Erol Özkasnak, Osman Özbek ve millete ve inançlarına cephe alan tüm askerler...

Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu ve millet aleyhine kararlar veren tüm yargı mensupları...

Kemal Gürüz, Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter, Türkan Saylan ve başörtülü avına çıkan tüm sözde akademisyen ve üniversite yöneticileri...



28 Şubat sürecinin en münafıkları:

Fetullah Gülen ve tüm FETÖ mensupları...

Başörtülü üniversite öğrencilerine ikinci eş olma teklifinde bulunan sözde Müslüman iş adamları...

Başörtülüleri ucuz iş gücü görüp sömüren Müslüman kodamanlar...

Başörtülülere ve sakallılara kapılarını kapatan sözde muhafazakâr dev şirketler...



28 Şubat sürecinin en yüz karası basın kuruluşları ve gazetecileri:

Doğan Medya Grubu, Sabah (Dinç Bilgin) Grubu ve Çukurova Grubu...

Fatih Altaylı, Reha Muhtar, Ertuğrul Özkök, Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Sedat Ergin, Fikret Bila, Ali kırca, Fatih Çekirge, Zafer Mutlu...



28 Şubat sürecinin en utanılacak olayları:

Yargı mensuplarının kuzu kuzu askeriyeye brifing için gitmesi,

Başörtülülerin okullardan ve işinden atılması,

Üniversitelerde kurulan ikna(!) odaları,

Namaz kılan ve eşi başörtülü olan subay ve astsubayların ordudan ihraç edilmesi,

Dindarlar insanların hayattan soyutlanması ve ikinci sınıf insan muamelesi görmesii

Bankaların hortumlanması ve yolsuzluklar...





28 Şubat sürecinin en takdire şayan siyasetçileri:

Necmettin Erbakan Hoca, Hasan Celal Güzel, Muhsin Yazıcıoğlu, Recep Tayyip Erdoğan, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan...



28 Şubat sürecinin en mazlum kişileri:

Başörtülü olduğu için okullarından atılan öğrenciler ve işinden atılan kamu çalışanları,

Namaz kıldığı veya hanımı başörtülü olduğu için ordudan atılan subay ve astsubaylar,

Salih Mirzabeyoğlu ve hapislere atılan tüm Müslümanlar...



28 Şubat sürecinin en yüz akı basın kuruluşları ve gazetecileri:

Yeni Şafak, Kanal 7, Akit...

Hasan Karakaya, Abdurrahman Dilipak, Ali Karahasanoğlu, Sibel Eraslan, Hakan Albayrak...



28 Şubat sürecinin takdiri en çok hak edenleri:

Gencecik yaşlarına rağmen inancından taviz vermeyip başını açmadığı için okuldan atılan başörtülüler...

Tüm baskı ve tehditlere rağmen inancından vazgeçmeyip işinden, mesleğinden atılan Müslümanlar...



Bu liste daha çok uzar, ancak yerimiz bu kadar... Rabbim, bu millete bir daha 28 Şubatlar yaşatmasın!..