9 Eylül 2016 Cuma

Masum Değiliz Hiçbirimiz, Hepimiz Suçluyuz!..

Ülke olarak yıllarca adına hizmet(!) dedikleri ama ülkenin hezimeti için çalışan, terör yuvası olmuş bir örgütün bizi sömürmesine, kullanmasına müsaade etmişiz.

Yıllarca esnaf olarak para verdik, devlet adamı olarak imkân verdik, vatandaş olarak işlerine koşturduk, ölümün soğuk nefesini ensemizde hissedince mirasımızın bir kısmını evlatlarımız yerine onlara bıraktık, emekli olunca emekli ikramiyemize dokunmadan onlara aktardık... Bunları hep niçin yaptık? Çünkü onlar, bizim yapamadıklarımızı yapıyor, bizim ulaşamadığımız insanlara ulaşıyor; bizim gidemediğimiz, adını bile duymadığımız ülkelere gidip insanlara dinimizi anlatıp(!) oralarda bayrağımızı dalgalandırıyorlardı.

Onlar hizmet(!) ettikçe biz de onlarla gurur duyuyorduk. Şimdi hep biz veriyorduk ama öyle bir gün gelecekti ki verdiğimizin katbekatını onlar bu millete yağdıracaktı. Aradan yıllar geçti, onların artık bu millete, devlete vereceği günler bir türlü gelmedi. Hatta verdikçe daha fazlasını ister oldular; biz verdikçe istediler, onlar istedikçe biz verdik. Çarkı öyle bir kurmuşlardı ki veremez hâle gelenleri o çarkın dişlileri arasında ezdiler.

Bizim yapamadıklarımızı yaptıkları bir gerçekmiş: Biz ülkemize ihanet edemezdik, onlar ettiler!.. Biz insanımıza kötülük yapamazdık, onlar hiç acımadılar!.. Biz, bize iyilik yapanları sırtından hançerleyemezdik, onlar hançerlediler. Biz, ülkemize kast etmiş, milletimizin kanını dökmüş terör örgütleriyle iş birliği yapmazdık, onlar can ciğer kuzu sarması oldular.

Peki, yapılan bu kadar şeye rağmen bu kadar saf olan ve ahmak yerine konulanların hiç mi suçu yok? Hiç kendinizi aklamaya çalışmayın, hepimiz suçluyuz!..

Ya içindeydik ya içine aldıklarına uyarı görevimizi yapmadık ya işledikleri suçlara göz yumduk ya dinini yaşamaya çalışan insanlara baskı yaparak hayat hakkı tanımayıp onların kucağına ittik!..

Dindar ve bilinçsizsen "Hizmet ediyoruz." yalanıyla dinî duygularını kullanarak seni sömürdüler. Dünyayı okuyabilen, bilinçli, dindar bir insansan ve onlardan değilsen, yaptıklarını az çok sezdiğin hâlde kandırdıkları insanlara uyarı görevini tam olarak yerine getirmeyerek o terör örgütüne yardım ettin.

Dindar değilsen ve onlardan da değilsen ancak suç işlediklerini, ülkenin kuyusunu kazdıklarını fark ettiğin hâlde sana dokunmadıkları için işledikleri suça göz yumdun!..

Dinle diyanetle işin yoksa hatta dindar insanlara karşı kin besleyen Kemalist-laik bir insansan başörtülülerin kamu kurumlarından, namaz kılanların ordudan atılmasına; imam hatiplerin kapatılmasına, insanların dinini normal yolardan öğrenmesine ve inandığı gibi yaşamasına engel olup dindar insanlara savaş açarak onları FETÖ'ye mecbur bıraktın!..

Şimdi kendini sütten çıkmış ak kaşık olarak görüp hep başkalarını suçluyorsan hâlâ onlara hizmet ediyorsun!.. Özür dileyip hatasını kabul edenler senden fersah fersah ileride ve erdem sahibi olanlar onlardır!..

6 Eylül 2016 Salı

Jasmine Shopping ve Kasap Hüso

Malumdur ki Tanzimat Dönemi'nden beri içimizdeki pek de az sayılmayacak bir kitle için "Avrupa" denilince akan sular durur. Batı’dan gelen her şey kutsaldır; onlara benzemek demek, çağdaş olmak demektir. Batıl olan Batı, onlar için hakikatin ta kendisidir. Bugün içinde bulunduğumuz bu durumu, hâli pür melalimizi Abdurrahim Karakoç üstadın bir şiiri üzerinden açıklamaya çalışacağız. Kendisini rahmetle anıyoruz. Üstad, şöyle demiş bu durum için:

Yeni bir afyondur yenen her lokma
Biber Avrupalı, tuz Avrupalı.
Gülücükler sahte, kirpikler takma
Dudak Avrupalı, göz Avrupalı

Yine malumdur ki bizim bir örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz vardır; bir Anadolu kültürümüz vardır. Bu topraklarda edep, hayâ giyim kuşamla başlar. Bu topraklardaki gayrimüslimlerin bile yaşam tarzı bu topraklara özgüdür. Ancak şimdi o hâldeyiz ki kadınlarımız ne kadar açılır saçılırsa; kendi özünden, kültüründen ne kadar uzaklaşır ve arsızlaşırsa o kadar makbul oluyor. Üstad, bu durumu da şöyle resmetmiş:

En mahrem yerlerin kalktı örtüsü
Beş santim tırnaktır ellerin süsü
Bütün bunlar medenilik ölçüsü
Cilve Avrupalı, naz Avrupalı

Herkeste bir özenti, bir özenti... Adam, iki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramıyor ama kullandığı iki kelimeden biri yabancı... Dükkân açmış şehrin en varoş semtine ismini "Jasmine Shopping" koymuş, komşu dükkân ise Kasap Hüso!.. Deden de mi İngiliz'di be adam!.. İyi, güzel, doğru ne varsa küçümsenir olmuş. Makbul olandan utanılırken ahlaksızlık övünç sebebi... Üstad, bunu da ıskalamamış:

İster sâri deyin, isterse irsî,
Büyük revaç buldu makbulün tersi
Duyduğumuz "okey, adiyö, mersi"
Ağız Avrupalı, söz Avrupalı

Yetiştiremediğimiz nesillerin sıkıntılarından başımızı kaldıramıyoruz. Yeni nesle örf, âdet, geleneklerimizi öğretemiyoruz. Bakıyorsun çarşaflı ananın, bikiniyle gezen kızı; sakallı, cübbeli babanın hippi oğlu... Üstad, bunu da şöyle özetlemiş:

Başımız ayıkmaz binlerce halttan
Örf, âdet gemimiz delindi alttan
Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan
Bebek Avrupalı, bez Avrupalı

Bu toprakların, bu milletin hiçbir değerini üzerinde taşımayan ama önümüze rol model olarak konulan gâvur Batı'dan daha gâvur sözde sanatçı ve sosyete güruhu... Hiçbir artısı olmayıp baldır bacak açarak milyonları götüren soytarılar, onlar gibi olmak için her şeyini feda etmeye hazır olan kimliksiz bir kitle... Üstad, bunları da boş geçmemiş:

Herkes soyunuyor, açılmıyor ki
Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki
Müslüman gâvurdan seçilmiyor ki
Şekil Avrupalı, poz Avrupalı.

Titreyip kendimize dönmezsek, özümüzü bulmazsak, değerlerimizle barışmazsak korkarım ki bir gün Batılılar bizim onların ahlakını bozacağımızı düşünerek bizimle iletişim kurmak istemeyecekler. Daha büyük ihtimal ise yok olup gideceğiz. Bizden doğacak olanların bizimle hiçbir bağı olmayacak... Üstad, konuyu şöyle bağlamış:

"Türklük bu mu?" desem, "bu" diyecekler
Şampanyayı sorsam "su" diyecekler
Bir gün kökümüze "hu" diyecekler
Kabuk Avrupalı, öz Avrupalı.

Birileri kökümüze "hu" deyip külümüzü savurmadan ailede, eğitim hayatında, toplum hayatında özümüze dönmeli ve bizi biz yapan değerlere sıkı sıkı sarılmalıyız!.. Özenti olmamalıyız, özenilen olmalıyız!..