7 Ocak 2017 Cumartesi

Türkiye Güçsüz, Biz Sahipsiz Değiliz Artık?

Son zamanlarda ülkemizin farklı noktalarında bombalar patlıyor, insanlarımız terör saldırına maruz kalıyor. Hiçbir suçu olmayan masum insanlarımız ölüyor. Evlere ateş düşüyor, analar ağlıyor, babalar kanlı gözyaşını içine akıtıyor. Hayatının baharında olup geleceğe umutla bakan, kimisi nişanlı ve evlilik hazırlığında olan, kimisi yeni evli olup bebek bekleyen, kimisi üniversiteyi bitirip bu ülkeye hizmet etmek için dirsek çürüten pırlanta gibi insanlarımızı bir bir teröre kurban veriyoruz.

Bu kayıplar bizi ziyadesiyle üzse de zaman zaman isyan duygularımızı artırsa da aklıselim bir şekilde düşününce terörün amacının da zaten bu olduğunu, bizi umutsuzluğa düşürüp teslim bayrağını çekmememizi istediğini hatırlayıp kendimize geliyoruz. Daha bir umutla, daha bir şevkle, daha da bilenmiş olarak işimizi yapıyor, geleceğe emin adımlarla yürüyoruz.

Ne zamana kadar bu böyle devam ediyor? Ta ki içimizden(!) birinin bize saldırıp tam da terör örgütlerinin istediği gibi bu milletin dayanma gücünü yok edip isyan etmesi, birlikteliğin bozulması ve çatışma ortamının oluşması için propagandaya başladığını görene kadar. İşte o zaman insanda sağduyu, sabır kalmıyor. Böylesi tiplere karşı o teröristlere duyduğu kin kadar kinle doluyor insan!.. Bir insan bu topraklarda doğup bu topraklardan beslenip nasıl bu millete hakaret eder, nasıl bu ülke aleyhine faaliyetlerde bulunur, nasıl böyle bir ihanet içinde bulunur?

Ortaköy'deki eğlence merkezine düzenlenen saldırıdan sonra "İşletmecisi ve tüm çalışanları Alevi olduğu için, Noel Baba kılığındaki Sünni Müslümanlar İstanbul'da silahla insanları taradı, özeti budur." şeklinde bir tweet atıyor bu müptezel!.. Hani kanıt? Elde bir veri yok!.. Amaç, insanlar arasındaki birlikteliği baltalamak, insanlarımızın birbirine şüpheyle, kinle bakmasını sağlamak!..

Daha sonra 31 Arlık gecesi yine KKTC'den paylaştığı görüntülü bir mesajda, benim buraya yazmaktan imtina edeceğim sözler kullanıp ülkemizi, insanımızı aşağılamayı sürdürdü. Sonra gelen tepkiler üzerine KKTC'den sınır dışı edilerek Türkiye'ye gönderildi. Sonrasını biliyorsunuz havaalanında iyi bir karşılama yapıldı. Şiddete taraftar olmasak da bu ülkeyi aşağılamak, milletimize hakaret etmek bu kadar kolay olmamalı!..

Yine aynı kişi, "Atatürkçü olduğum için bana zulmediliyor." mesajı vermek için Atatürk baskılı tişört giyerek Türkiye'ye geliyor. Suçsavar ya o, algıları yönetecek o küçücük beyniyle!.. Her haltı yiyor, sonra "Ay ben Atatürkçü, laik, çağdaşım..." Keşke ilkel olsan ama insan olsaydın!..

Onun ülkeye, millete hakaretlerine gıkını çıkarmayan hatta içten içe onu takdir eden gazeteci ve televizyoncu kılıklı soytarılar da havaalanı karşılamasını eleştirip güya insanlık dersi vermeye kalkıyorlar sağa sola!..

Yok öyle!.. Sizin bildiğiniz ülke de millet de yok artık!.. Sizin gibi müptezellerin yediği herzelerin farkındayız. Kuduz itleri bağlamasını, sahiplerini de cezalandırması iyi biliriz ülke olarak!..

Tüm terör saldırılarına ve onların destekçilerine, bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara karşı dimdik ayaktayız. Topunuzun köküne kibrit suyu dökeceğiz. Bizi ayrıştırmayı başaramayacaksınız!

1 Ocak 2017 Pazar

Yeni Yılınız Kutlu Olsun!

Yine bir yıl bitiyor bugün itibariyle!.. Yarından itibaren atacağımız tarihlerde 2016 yerine 2017’yi kullanmaya başlayacağız.

Ortalık yeni yıl çılgınlıklarına hazırlanan, sürü psikolojisiyle nefsinin peşinden koşan insanlarla(!) dolu... Herkes hız ve haz peşinde!.. Hazlarının peşinde o kadar hızlı koşuyor ki insanlar, ne dünyadan haberdarlar ne çevrelerinden ne de ne kaçırdıklarından!..

Kimi aldığı bir bilete vuracak paranın ve emeksiz zengin olmanın hayaliyle sabırsızlıkla 01.01.22017’’yi bekliyor, kimi 31 Aralık işleyeceği günahların hazzıyla sarhoş durumda!..
Kimi çevre dostu, ağaçsever; sadece yılbaşına özel kesilmiş çam ağacını süsleyip evinin en müstesna köşesine asmış bekliyor 31 Aralık gecesini!..

Kimi hayvansever, güzünün yaşına bakmadan kesilip sadece yılbaşına özel hazırlanmış yılbaşı hindisinin siparişini vermiş ve yemek için 31 Aralık gecesini bekliyor. Müslüman’ın kurbanını vahşet ve dehşet olarak niteleyen “hayvan”sever için kesilen bu hindiler, bostanda bittiği için aklına hiç hayvan sevgisi gelmiyor bu “hayvan”severin!..

Yılbaşını bir Hristiyan’dan daha fazla bekleyen, bir Hristiyan’dan daha fazla ona anlam yükleyen, aşkla ve şevkle kutlamak için her türlü hazırlığı yapan Müslüman Hristiyanları anlıyorum da bu ülkenin hamuruyla yoğrulmuş ortalama insanımızı anla/ya/mıyorum!.. Siz neyi kutluyorsunuz? Hiç düşünmez misiniz biz neyi kutluyoruz diye?
Yılbaşı gelince yeni yıla girince hayatınızda ne değişiyor ki kutlama gereği duyuyorsunuz?

Dünyada akan Müslüman kanı duruyorsa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN! Halep’te açlıktan ölmek üzere olan insanların karnı doyuyorsa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

Suriye’deki iç savaş bitiyorsa, Katil Esed defolup gidip Müslümanlar kurtuluşa eriyorsa, evini barkını, yurdunu yuvasını terk etmek zorunda kalanlar evlerine, yurtlarına dönüyorsa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

İsrail işgali altındaki Filistin toprakları kurtuluyorsa, Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşuyorsa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

Arakan’daki Budist rahiplerin ve tüm aşağılıkların Müslümanlara yaptıkları zulmün hesabı sorulup gereği yapılıyorsa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

Afrika’daki açlık, yoksulluk, sömürü bitecekse ve oradaki insanlar bundan sonra insan gibi yaşayacaksa hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!
Evinde, işinde, hayatında büyük değişiklikler olacaksa; dertlerini geride bırakıp güzel günlere erişeceksen, tüm sıkıntılarından kurtulacaksan hep beraber kutlayalım, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!

Yok, bunların hiçbiri olmayacaksa; sadece evindeki takvim değişecekse, yaşına bir yaş daha eklenecekse ne diye yeni yıl kutlayacağım diye yırtınıp duruyorsunuz!..
Yeni yıl kutlayıp günahınıza biraz daha günah ekleyip şehvetinizin peşinde koşup hayvani nefsinizi tatmin edene kadar oturup geçen bir yılın muhasebesini yapın!.. Hayatınızda çok büyük öneme sahip kocaman bir yılı nasıl da heder ettiğinizi düşünüp ağlayın, sızlayın, dizinizi dövün!..

Bu geçen günler hiçbir zaman geri gelmeyecektir ve sizi gireceğiniz çukura biraz daha yaklaştıracaktır!..

İmam Hatipler Terör Yuvası Olmamıştır ve Olmayacaktır, "İŞİD"iyor musun?

Son günlerin gündemini belirleyen, "İmam hatip ve ilahiyat müfredatı değiştirilmedikçe bu memlekette geleceğin IŞİD'çileri yetişmeye devam edecektir."​ tweeti oldu.

Bu tweette verilen ve çıkarılan mesaj, doğal olarak şuydu: "İmam hatipler ve ilahiyatlarda mevcut durumda IŞİD'e eleman yetişiyor, müfredat değiştirilmediği sürece yetişmeye devam edecektir."

Siz bu mesajı verirseniz milyonlarca mensubu olan camiadan da her türlü tepkiyi alırsınız. Bu mesajın aynısını sizin camia için başkası verse verilen tepkilerin katbekat fazlasını siz de verirdiniz. Eğer ki maksadınız, bu cümleden çıkarılan anlam değilse size düşen, özür dilemektir; sizi en sert cümlelerle de eleştirseler hakaret etmek değildir.

Ama siz ne yaptınız? Önce sizi eleştirenlere hakaretler ettiniz, art niyet aradınız; kendinizi sütten çıkmış ak kaşık gösterip "Ben de bir sorun yok, varsa da süt bozuktur." mesajını vermeye devam ettiniz. Yarım ağızla özür diler gibi yapıp "Müfredat eleştirisini, kendisi ve iki çocuğu da İHL’li olan İslamoğlu’nu İHL ve ilahiyat düşmanı gibi göstermek Fasıklık alametidir." şeklinde bir açıklamayla sizin sorunlu cümlenizi eleştirenleri de "münafık" olarak nitelendirip size yapılan ve çirkin bulduğunuz saldırının(!) katbekat fazlasıyla onlara karşılık vermiş oldunuz.

Sizinle ilgili ne zaman bir tartışma çıksa, size yönelik bir eleştiri olsa dikkatimi şu çekiyor: Kendinizi öyle bir yere konumlandırıyorsunuz ki siz hiç hata yapmamışsınız, her şeyiniz doğru; yanlış olan, sizi eleştirenler!.. Doğrunun temsilcisi siz, yanlış olanlar ise sizi eleştirenler!.. Hatasız olan siz, yanlış yapanlar hep karşınızda olanlar!.. Kusura bakmayın ama ilminize saygı duymakla birlikte sizi bir âlim olarak addedemiyorum. Hiç başınızı eğdiğinizi görmedim, henüz olgunlaşmamış bir başak gibi hep başınız dik!..

"Türkiye IŞİD'e silah veriyor." diyenlerle "Türkiye IŞİD'e adam yetiştiriyor." diyen -bilerek veya bilmeyerek- Türkiye'ye aynı zararı veriyor, aynı merkezlere hizmet ediyor. Bu söylem, ülkeni bir yerlere ihbar etmektir, gammazlamaktır!.. Türkiye'nin IŞİD'e silah gönderdiğini söyleyenler, nasıl gazetecilik yapmadıysa, yaptığı haberlerle Türkiye'ye hizmet etmediyse "Türkiye'nin belli okulları IŞİD'e eleman yetiştiriyor ve yetiştirmeye devam edecek." eleştirisi de(!) Türkiye'ye hizmet etmiyor.

Yine de elimi vicdanıma koyuyorum ve o gazeteci kılıklı vatan hainiyle sizi aynı kefeye koymuyorum. Ancak ortaya konan bu söylemin de basit bir müfredat eleştirisi olarak alınmasını beklemenin de hakkaniyetli ve gerçekçi bir beklenti olduğunu da düşünmüyorum!.. Evet, müfredatın eksiği, yanlışı olabilir. Buradan hareketle mevcutta İmam hatiplerin ve ilahiyatların IŞİD yetiştirdiğini, gelecekte de IŞİD yetiştireceğini söylemek en azından yalan, iftira ve had bilmezliktir... Sözlerinizin arkasındaysanız IŞİD'e katılan imam hatipli ve ilahiyatçı sayısını açıklayın da saygı duyalım...

Ayrıca bir eleştiri yapılacaksa bunu imam hatip ve ilahiyat özelinde tartışmanın ve sorunun sadece bu okullarla ilgili olduğu izlenimi vermenin de haksızlık olduğu kanaatindeyim. Ülkemizde eğitimle ilgili sorunlar vardır. Bu sorunlar, sistemle ilgilidir ve tüm eğitim camiasını ilgilendiren sorunlardır…