28 Şubat 2018 Çarşamba

Asansör de asansörmüş ha

Sütten çıkmış ak kaşık olan bir milletiz, içimizde kaşını kaldırıp karşı cinse şehvetle bakan yok; sen kalk kadın erkek ilişkileri konusunda fetva ver!.. Bak sen!..

Ben bu konuda art niyet ararım azizim. Olmaz böyle bir şey!..

Bu, resmen eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmektir!.. (Karpuz kabuğunu zaten düşünen eşşek -dikkat edin şeddeli yazdım- sayısının az olmadığını biliyoruz da maksat birilerine çakmak!..)

Asansöre binen kadın erkek arasında halvet olur mu, olmaz mı?

Bak, bak!.. Ah be Hocam, böyle fetva mı olur?

Bizim milletimizin bir kısmı -evli bekâr fark etmez- kadın erkek; aynı otel odalarında kalır, ıssız bir koyda denize birlikte bikinili mayolu girer de yine halvet ortamı oluşmaz. Sen kalk, bir iki dakikalık asansör yolculuğundaki halveti sorgula!..

"Halvet"in kelime anlamını bilmeyip olayı doğrudan cinsel ilişkiye bağlamalarındaki cahilliği, ahmaklığı, art niyeti ise hoş görmemek büyük ayıp olur.

Ya hu Hocalarım, bilmez misiniz ki biz hayatımızı İslam'a uydurmak için çalışan Müslümanlar değiliz, İslam'ı hayatımıza uydurmaya çalışan Müslümanlarız. Onun için bize böyle fetvalarla gelmeyin!..

Ramazan’da orucu nelerle açabiliriz?

Karımız varken kaç tane hatunla nikâhsız fink atabiliriz?

Faizi nasıl helal hâle getirebiliriz?

Hem evli hem de kimin eli kimin cebinde belli olmadan, hiç sınırlanmadan özgürce(!) bir cinsel yaşamın tadını nasıl çıkarabiliriz?

Hem cehennemlik bir hayat yaşayıp hem cenneti nasıl garanti edebiliriz?

Bize bunların yolunu gösterin, böyle fetvalarla gelin, sizi baş tacı edelim!..

Doğan doğmayan, Oda moda, Halk malk, Sözcü gözcü, Cumhuriyet milliyet aklınıza ne gelirse her medyamıza Birgün değil, her gün konuk edip köpürtelim sizi.

Bu ülkede asansör fantezisi, ilk defa sizin fetvanızdan sonra insanların aklına geldi.

Damacanaya tecavüz eden adamlar da bu ülkeden çıkmadı zaten.

Üç yaşındaki bebeye, 4 yaşındaki kendi öz kızına tecavüz girişiminde bulunan hayvanlar, zaten bulunmaz bizde.

Taciz, tecavüz olaylarının haberlere dahi konu olduğunu hatırlayanın olacağını da sanmam.

Herkes dini konularda her şeyi bilir ayrıca!.. Herkes en âlâsından din âlimi, herkes en âlâsından fetva makamı iken ne gerek var hocalarım sizin fetvalarınıza?

Ortada bir sapık, bir de sapık görüş var da bu sapığın kim olduğu ve asıl sapık görüşün hangisi olduğu konusunda henüz anlaşamadık.

Aslında sapık olanlar da dâhil sapığın kim olduğunu, sapıklığın ne olduğunu herkes biliyor da kimisi itiraf edemiyor, kimisi hedef saptırıyor, kimisi de sapıklara sapık demeye cesaret edemiyor.

Ama olayların güzel(!) bir tarafı var:

Dindarı da hocaları konuşuyor, dinsizi ve donsuzu da!..

Yani hocalarımız, âlimlerimiz çok medyatik maşallah son zamanlarda!..

Hocalarımız da durumdan rahatsız mı, yoksa "Reklamın iyisi kötüsü olmaz!.." deyip şan ve şöhretin tadını çıkarmakla mı meşguller, şimdilik anlayamadım!..

Ama şunu biliyor ve söylüyorum ki hocalarımızın ve âlimlerimizin bu kadar medyatik olması, her konuyu medyaya taşımaları ve söylediklerinin, olur olmaz herkes tarafından tartışmaya açılıyor olması itibar kaybına sebep oluyor.

Hocalarımız ve âlimlerimiz, medyanın şehvetine kendilerini kaptırmamalı!..

Bir fetva da ben vermiş oldum, inşallah başıma bir şey gelmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder