26 Ekim 2015 Pazartesi

1 Televizyon, 4 Şaklaban, Yüzlerce Seyirci; Hiç İnsan

İsminde "halk" olan ama halka ve Hakk'a dair her şeye karşı kin, nefret, hakaret, aşağılama, iftiranın fütursuzca sergilendiği bir kanal... Normalde televizyon kanalı geçiniyor ama televizyona çıkanların ağzından dökülenlere bakılırsa burası bir televizyon kanalı olamaz; olsa olsa...

Olay nedir? Bir televizyona dört tane şaklaban çıkmış, güya program yapıyorlar... Karşılarında da şakşakçıları... Programın sunucusu, kendini millete yıllarca dürüst gazeteci olarak yutturmayı başarmış ama 60'ından sonra ne olduğu anlaşılmış biri...

Konukların en dikkat çekeni, ilahiyat profesörü unvanı olan ama İslamiyet'le de insaniyetle de hiç alakası kalmamış; Darwin'in teorisini neredeyse tersten doğrulayacak kadar evrim geçirmiş, Allah'ın yüzündeki nuru almış olduğu biri...

Diğer dikkat çeken ise sanatçı geçinen ama ortaya koyduğu hiçbir kayda değer eser olmayan, tek yaptığı güzelim Türkçeyi çirkinleştirerek komik olduğunu sanıp zekâ seviyesinin nerelerde olduğunu hemen ele veren biri...Sıfatına bakılınca zaten insana dair bir sıfatı yakıştırmaya diliniz varmıyor...

Üçüncüsü ise tiyatrocu geçinen ama sanatından çok darbeci duruşu ve halkın değerlerine düşmanlığı ile dikkat çeken biri... Gezi darbe kalkışmasından sonra İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki görevine son verilmişti... Söylemleriyle diğerleri kadar ön plana çıkmıyor ama onların ağızlarından dökülen salyalardan memnun olup daha fazla akıtmaları için teşvik ediyor.

Programda küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. Küfür edildikçe küfür edeni, diğer konuklar teşvik ediyor. Hele bir ara ilahiyatçı kökenli olan ama köküyle hiçbir bağı kalmamış, bir ayağı çukurda, kendisi çukur olan kişi öyle bir gaza geliyor ki... Sokaktaki en basit insanın bile, kadının kızın bulunduğu ortamda söylemekten imtina edeceği, yanlışlıkla ağzından kaçırsa ömür boyunca bir daha küfretmemeye yemin edeceği küfrü; o modern, çağdaş(!) topluluk karşısında ağzını yaya yaya ediyor ki insan küçük dilini yutuyor. Yanındaki sanatçı müsveddesi de o küfürden öyle memnun oluyor ki kendisi için de küfrün gereğini yerine getirmesini söylüyor. Veriyor gazı, veriyor gazı... Tabii bu arada programın yöneticisi olan ünlü gazeteci(!) de bu küfürleri, seviyesizliği engellemek için en ufak bir hareket yapmıyor hatta devam etmeleri için teşvik ediyor.

Seyirci olarak orada bulunanlar ise küfürleri, hakaretleri çılgınca alkışlıyor. İşin ilginci ise insanın sokakta duyunca utancından kıpkırmızı olacağı küfürleri oradaki şık giyimli, modern(!) hanımların çılgınca alkışlaması... Meğer küfür duymak ne kadar hoşlarına gidiyormuş... Bir kadın kitlesinin küfrü bu kadar canla başla alkışladığını ilk defa görüyorum. Yaradılıştan gelen o naifliğini, nezaketini, zarafetini yitiren kadının ne kadar çirkin, itici, kaba olduğunu o kitleyi görünce anlıyorsunuz. Allah, kadını ve erkeği fıtratından ayırmasın; sonra ortaya böyle ne olduğu belli olmayan tipler çıkıyor.

Allah'ım sen bizleri, çocuklarımızı, ülkemizi, milletimizi insanlıktan çıkmış olanlardan, fıtratının gereği gibi davranmamayı maharet sayanlardan muhafaza eyle... Bizlere düşman vereceksen de düşmanımızı bile mert, cesur, ahlaklı ve insan eyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder