16 Haziran 2018 Cumartesi

Tayyip Erdoğan’sız Türkiye isteyenler, Türkiye’siz dünya arzulayanlardır



zellikle Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a karşı bir nefret söylemi, algı operasyonu, yalnızlaştırma ve şeytanlaştırma politikası uygulanıyor. Bu politika, özellikle de 2009'dan sonra başladı, FETÖ'nün yapmaya çalıştığı içeriden çökertme faaliyetlerinin alenileşmeye başladığı 2012'den sonra ise iyice hızlandı.

Recep Tayyip Erdoğan figürü, ne kadar olumsuz sıfat varsa onunla özdeşleştirilmeye çalışıldı. Bunların en göze çarpanı ve en fazla dillendirileni ise "DİKTATÖR" söylemiydi.

Ülkemizde seçim oluyor, kaygısı Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya düşüyor. Bizdeki seçim, onları geriyor tabir yerindeyse... Demokrat geçinen, insan hakları, adalet, hoşgörü kavramlarını tepe tepe kullanan Batı/l ülkeleri, konu Recep Tayyip Erdoğan olduğunda tüm değerlerini(!) ayaklar altına alıp çirkefleşebildikleri kadar çirkefleşebiliyorlar. AK Parti'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkelerinde propaganda yapmasına izin vermezken diğer partilere hatta terör örgütlerine sınırsız özgürlük tanıyıp Türkiye için yapabildikleri tüm olumsuz propagandaları yapmaları için teşvik ediyorlar.

Peki, Batı'nın Recep Tayyip Erdoğan nefretinin, düşmanlığının sebebi nedir?

Türkiye'nin, milletimizin potansiyelini ortaya çıkarması, milletimize öz güven aşılaması ve kontrol edilemez bir güç olması!..

Batı için Türkiye gerekli bir ülke, Türkiye'ye ihtiyaçları var... Ancak onlara lazım olan Türkiye, kendi ayakları üstünde duran, Batı'ya bağımlı olmayan, bağımsız bir Türkiye değil!.. İstedikleri zaman terbiye ettikleri, üç kuruş için kapılarında takla atan, istedikleri zaman bakan ithal edebildikleri, istedikleri yasa ve ana yasa değişikliklerini dikte edebildikleri, her zaman kendilerine muhtaç olan ve uysal koyun rolünü oynayan bir Türkiye lazım onlara...

İşte, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye'de bunları yapamıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan, kontrol edilemez bir güç onlar için... Onların menfaatine uygun değil de Türkiye'nin ve İslam âleminin menfaatlerine uygun davranıyor. Gittikçe Türkiye'yi bağımsızlaştırıyor. Ülkenin Batı'ya olan bağımlılığını her geçen gün azaltıyor. Türkiye'yi yönetenler, bir milyar dolar için kapılarında el pençe divan durmuyor artık; ülkesinin ve milletinin menfaati söz konusu olduğunda topuna birden rest çekebiliyor.

Böyle olunca da her geçen gün Türkiye, ellerinden kayıp gidiyor. Dünyanın sömürülen, mazlum bırakılan ülkelerine ve milletlerine umut ışığı oluyor. Türk milletinin tekrar tarih sahnesinde oyun kurucu rolüne soyunma durumu ortaya çıkıyor. Bu durum ise Batı'yı hem korkutuyor hem çıldırtıyor, kâbus görmeye başlıyorlar. Biliyorlar ki Türkiye, sadece Türkiye demek değildir. (Bunu ah içimizdeki ahmaklar da bir anlasa...)

Bu sebeple ne kadar olumsuzluk varsa Recep Tayyip Erdoğan'a fatura edip onu yalnızlaştırma ve oyun dışı bırakma çabasındalar!.. Çünkü Tayyip Erdoğansız bir Türkiye, Türkiyesiz bir dünya demektir. Çünkü kendilerine bağımlı olmaya devam edecek bir Türkiye, tam da istedikleri bir Türkiye'dir. Türkiye olmalı ama hep kendilerine bağımlı olmalıdır.

Batı'nın ve batılın bu düşüncede olması gayet normal de bizdeki ahmakların da Batı'ya ve batıla bu kadar ucuza tav olması, gönüllü hizmetkâr olması, maşa olması beni çıldırtıyor!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder